17 Temmuz 2007 Salı

Antalya Markası(!)

Son yıllarda çok konuşuldu marka olarak Antalya.. Hiç bir zaman Antalya'nın bir marka olduğunu düşünmedim. Bu konu ilk gündeme geldiğinde de düşüncemi dile getiremedim çömez bi iletişimciydim ve de patronum vardı yanımda, bu nedenle çekindim..Ben bu şehrin sokaklarında güvenle dolaşamıyor, geceleri güvenle uyuyamıyorum. Güven olmadan marka olunamaz ki..Turistler tercih ediyor, çok rağbet var. Ancak ziyaretçi profili pek de iç açıcı değil..Antalya için daha fazla ödemeye razı oluyorsa turist, işte o zaman markadır Antalya..Elbette marka olmayı hakediyor. Ancak yoğun ve ciddi bir pazarlama iletişimi süreci geçirmesi gerekli..Bu süreçlerden sonra algı yönetimi tamamlandıktan ve uygun stratejiler sonrası marka olabilir, şu an Antalya bir marka değil. Ya da şöyle diyebilirim eğer Antalya bir marka ise niye biz bu ayrıcalığı yaşayamıyoruz..? Güzel, samimi bir şehir, insana keyif de veriyor. Ama rakipleri arasında sıyrılmalı, daha iyi konumlandırılmalı..Turizm sezonu yol yapımı çalışmalarından illallah dedirttirilmemeli mesela...Bol şans Antalya..Hani tek bir kelime ile tanımlayamıyorum seni, İzmir olsa edalı şehir, İstanbul olsa otantik..Peki Antalya??.......yine de haksızlık edemem severek yaşadığım şehre, keyifli şehir olarak tanımlamak gönlümden geçiyor. Yolun açık olsun Antalya...

9 Temmuz 2007 Pazartesi

marka sempatisi

Logoların, marka kimliğinde en önemli unsur olduğunun artık herkes farkında. Bizler logoyu markanın imzası olarak yorumlamaktayız. Logolar sayesinde markalara dair izlenimlerimiz oluşur, marka hatta ürüne dair öngörülerimiz biçimlenir. Abartmış olabilirim ancak en azından kendim için geçerli bir durum.
Pek de abartmış olmamalıyım. Aksi olsaydı logo tasarımı için tonlarca para harcanmazdı. Ne kadar olduğunu hatırlayamasam da TRT’nin şu an kullanılan yeni logosu bunlardan biridir ki başarısı sorgulanır…Logo tasarımında öncelikle dikkat edilen birkaç özellik şöyle sıralanabilir; akılda kalıcılık, kolay okunabilmesi, kolay uygulanabilmesi, farklı duruş, uzun yıllar kullanılabilmesi, sektörüne uygunluğu..
Beni bu girişi yapmaya iten uzun zamandır beri sempati duyduğum Tui’nin logosudur. Sabah işe giderken tur acentalarının araçları ile sıkça karşılaşmaktayım. Araç üzerinde gözüme ilişen gülen yüzü ve firmanın ismini yazan Tui Logosu’na bayılıyorum. Resmen içimi ısıtıyor. Logosu, Tui Acentası ile hiçbir deneyimim olmamasına rağmen firmayı, pozitif, işinin ehli, harika tatil için doğru adres, % 100 memnuniyet olarak beynimde konumlandırmamı sağlıyor.
Metni hazırlamadan önce firma hakkında kısa bir araştırma yaptım. Alman Firması olduğunu öğrendim. Açıkçası soğuk olarak tanımlanan bir ülke firması için tasarlanabilecek en samimi ve sıcak logo olsa gerek. Oysa ülkemiz insanının misafirperverliğini, sıcakkanlılığımızı, ne de güzel simgelerdi diye iç geçirmeden edemedim.. Tebrikler Tui’nin marka stratejistleri. Hani dövme yaptırmayı seven biri olsam bu logoyu dövme olarak çizdirebilirim.

8 Temmuz 2007 Pazar

tehlike yaklaşıyor!

Doğa dengesini yitiriyor. İnsanlık tek oyuncu ve başrolde, en iyi kötü oyuncu. Vicdanlar rahatsız.. Sistemin bencilleştirdiği ve sorumsuzlaştırdığı bireyler olarak, vicdanımız rahat etmediği için tedbirler alacağız. Kendim gibi kişilere belki fazla yüklendim belki de. Çünkü asıl vicdanı rahatsız olması gereken büyük şirketler. Gerçi bu nedenle sosyal sorumluluk kampanyaları yürütüyorlar ama…. Koca bir ama. Her neyse ona başka bir gün değinmeyi planlıyorum. Düşünüyorum ben neler yapabilirim? Deodorant kullanmam, duşta fazla kalmam, diş fırçalarken suyu kapatırım, düşük voltajlı ampulü olan apliği açıyorum, hatta dün gece korkmama rağmen yatarken tüm ışıkları kapattım. Kullanmadığım cihazların fişini prizden çekiyorum. Ama daha başka neler yapabileceğimi bilmiyorum. Her adım bir fırtınadır düşüncesi ile basit tedbirler konusunda öneri ve bilgi bekliyorum.

3 Temmuz 2007 Salı

yaş oldu 30

Candan Erçetin'in şarkısı geliyor aklıma;"... daha güçlü, daha sakin; daha yalnız daha yorgun; daha mutlu daha suskun; daha olgun daha kırgın.." 13 gündür 30 yaşımdayım. Sanki eşik atladım. Resmen büyüdüm. Dinginim.. Kabarsa da tüm iç denizlerim, karışsa da düşünceler dinginim.. Bu yüzden çok sevdim seni 30 yaşım..
Tedbirli olmak gerek artık genç değilim çocuk da olsa yüreğim. Az yemeli, spor yapmalı, krem kullanmalı, erken yatmalı..Sanki hep üzüldüm sanırdım, hayat mı bu derdim. Bana kendimi verdin 30 yaşım.
Hayat çok şey öğretecek bana. Eeee öğrendikçe paylaşacağım ben de..