29 Eylül 2007 Cumartesi

kısa not

dil bilgisi kurallarına saygılı ve kullanımı konusunda hassasım. ancak kendi yazılarımda büyük harf kullanmayı sevmiyorum. nokta, 3 nokta, özel isim yazımlarında da büyük harf kullanmamam dikkatsizlik değil sadece ve sadece bloguma özgü bilinçli bir tercih.hoşgörünüze sığınıyorum.sevgilerimle..

gözünü sevdiğim "facebook"

çok sevinçliyim.11 yıl aradan sonra arkadaşımla msn'de konuşuyorum. yıllar sonrasında sohbetimiz sıcaklağından hiç bir şey ama hiç bir şey yitirmemiş..tanrım şu sıra alınabilecek en güzel armağan..11 yıl mı? kim demiş sanki eda ile dün kantinde berabermişiz gibi..büyük mutluluk..hemen teşekkür edeyim facebook'a emeği geçenlere..bu sayede ulaştık birbirimize.değişmemişiz pek.özümüz aynı,ancak tezimiz gülüşümüzü görünce kesinlik kazanacak.bulmuşken bırakmayız birbirimizi.demiştim, yaş otuz kaybedilip geri bulunanların değeri sözcüklerle ifade edilemez.şimdi diğer kaçak arkadaşların peşine düştük.bakalım kimlerle kesişecek tekrar yollarımız?11 yıl boyunca kaç kere girdin rüyama..her rüya sonrası nerde? ne yapıyor? mutlu mu? soruları ve ulaşamamanın derin üzüntüsü.eda'dan gelen maili görünce sevinç çığlığı attım.darısı diğer arkadaşların başına.en kısa zamanda hasret gidermek umudu ile tüm arkadaşlarıma şimdiden sevgiler.eda, dinginliğime harika duygular eklendi varlığın.bu gece tebessüm içinde uyuyacağım.

19 Eylül 2007 Çarşamba

yazasım var..

son günlerde düşünceler kayıp geçiyor zihnimden..belki de düşünmeye çok fırsatım olduğu içindir. düşüncelerimin odağında kendim varım. ne de olsa bir sorgulama sürecindeyim. liseli yaşlarda olmazsa olmazlarım, kesin kurallarım vardı. zamanla gördüm ki asla şunu yapmam dediğim şeyleri yaptım. minik şeyler ama örneklendireyim dedim, ..asla kırmızı oje sürmem derdim. nerde..şimdi en çok kullandığım renklerden bir tanesi. bunun gibi asla yapmam dediklerimi yaptım..elbette kesin olmazsa olmazlarım var ve hala geçerli..ama artık şu karara vardım; bunları dile getirmenin bir anlamı olmadığının bilinci...çünkü hayat bu ve sürprizlerle dolu o yüzden ahkam kesmeye hiç gerek yok. zaten hayat buna pek de izin vermiyor hani..neleri yaparım neleri yapmam bilemiyorum ama kimseyi incitmeden bir hayat sürmeyi yürekten isterim, el verdiği ölçüde. bugünden itibaren hayatta şunu yapmam, asla bunu yapmam söylemlerimi bir kenara kaldırıyorum çünkü dönüp dolaşıyor hayat bana bu lafları hatırlatırcasına aksini yaptırıyor. Bir de şu var ne gereği var bu tür cümleler kurmaya? minik mutluluklar, ttalı bir tebessüm için değil mi tüm çabamız ???

12 Eylül 2007 Çarşamba

dolanıyorum, sözcüklerin kıyısında...

taslak halinde bir kaç yazı. toparlanamıyor bir türlü. çıkamadım tatil modundan. ne zaman kabak koyu'nu düşünsem heyecanlanıyorum. tadı damağımda..keyiften ötesi bişeydi açıkçası. kabak manyak şirinler olarak yeni bir oluşum içindeyiz ya hadi bakalım hayırlısı.. modern şirin sülalesi durumu söz konusu..ormancı şirin, uykucu şirin, lojistik şirin, medikal şirin, evliya şirin, süslü şirin, çok şirin...şirin de şirin. biz eğlendik hem de fazlasıyla..


ne ile karşılaşacağımızı kestiremeden gittik..eğer pozitifsen, küçük şeylerle mutlu oluyosan, eğer kendin ile barışıksan, insanları ve doğayı seviyorsan mutlaka planın dışında +1 gece daha konaklarsın kabak koyu'nda. ki bu kendine vereceğin en güzel hediyedir. huzur dolar taşarsın, derin konulara girer, bir yudum şarap eşliğinde, bir kahkaha ile kendine gelir, kendinden geçersin..yazdıkça yazasın gelir. heranın tadını çıkarmak ister. köşkte topluca uyursun, sohbet bitmez de bitmez çünkü..


zaman yavaş geçer..oh be dersin ne güzel..havuzdan denizi izlerken, hücrelerinin dinlendiğini bilirsin. dostlukları, anıları, yemekleri ile harikadır kabak natural life :)

daha fazlası için : http://kabaksirinleri.blogspot.com/