10 Şubat 2008 Pazar

deryaaa, putuheba ne demek?!

putuheba yani benim blog sayfam, ismini hitit kralı III. hattuşili’nin eşi olan kraliçeden alır almasına ama….

bundan 4-5 yıl önce tolga örnek’in hititler belgeseli’ni izlemiştim. III. hattuşili’nin karısına duyduğu aşk ile evliliğini anlatan kitabede ilk defa yazılı tarihte “sevgi” sözcüğüne rastlanmış. bu durum beni çok etkiledi, belgeselin sonunda zaten gözlerim doldu.

ancak sevgi sözcüğünü tabletlere geçirten eşsiz kraliçenin adı puduhepa imiş. tabi ben onu “putuheba” olarak algılamışım. elbette araştırma yaptım ama putuheba diye bir şeye rastlamadım. ki yeterli bir araştırma olmadığını daha sonra “hitit kraliçesi” olarak arama sonuçlarında yaptığım hatayı geç olsa da anladım. ancak sayfamın adını değiştirmeyi düşünmüyorum. fakat puduhepa’ya hayranım o da ayrı bir mesele..

amaç blog ismi olduğundan, ki bloğumun bir kişiliği olsun istedim. ki kişiliğin aslı bence özgünlüktür. baktığımda “putuheba” yanlışlık ile olsa özgün bir blog ismi oldu. iyi bir blog ismi bence; iyi bir marka ismi adayı :)

gelelim puduhepa’ya; m.ö. 13. yüzyılda yaşamış hitit hükümdarı III. hattuşili'nin karısı ve hitit imparatorluğu'nun kraliçesi (tavananna)'dir. döneminin kraliçelerinden farklı olarak, yönetimde söz sahibiydi. zeki bir kadın olduğu kuşku götürmez. tarihin ilk barış anlaşması olan kadeş anlaşması tabletleri’nde putuheba’nın da mührü bulunmaktadır.

ramses serileri’nde nefertari ve II. ramses ile mektuplaşmaktaydı, putuhepa. diplomasi alanında da etkiliydi. askeri alan dışında her alanda söz sahibi ve kadın haklarının savunucusu olmuş.

puduhepa ve III. hattuşili’nin birbirlerine gerçek bir sevgi ve empatiyle bağlı olduğu ve beraber çok iyi geçindiklerini belgeselde izledikçe ve kralın ölümü ile puduhepa’nın tanrılara yaptığı duayı, hititçe seslendirilen hüznü ve acıyı hatırladıkça ürperiyorum.

puduhepa, III. hattuşili'den sonra oğlu IV. tuthaliya'nın krallık süresi içinde de tavananna; 'ana kraliçe' ünvanıyla yönetimde bulunmuştur; çünkü hitit hukuku'na göre kazanılmış bir hak olan tavanannalık kral eşin ölümüyle bile kaybedilmemekte, tavanannanın ölümüne kadar devam etmekteydi.

hititler belgeseli, başarılı bir canlandırmaydı ve onun özel bir belgesel olmasında en özel neden ise hititçe yapılan seslendirmeler, beni resmen büyülemişti. aklıma gelmişken puduhepa’yı sanem çelik canlandırmıştı.

işte, putuheba aslında puduhepa demekti, puduhepa ise tam anlamıyla kadın demek… kısaca çok şey demek; bundan 3000 yıl öncesi kraliçe olan puduhepa’dan alınacak çok ders, öğrenilecek çok şey var.

6 Şubat 2008 Çarşamba

ASIL KADIN OLMAK




Kadın Olmak!...
Bir kadın çocuktur aslında… Çocuk gibi davranmayı sever. Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini ister.Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak sevmeli erkek kadını… Ama hiç bir kadın çocuk muamelesi görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister.Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz; ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz..
Bir kadın güçlüdür aslında...
Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki, erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir. Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.
Bir kadın sevgidir aslında...
İçinde her zaman sevgiyi taşır. Sevdiklerinden kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz. Zor sever; ama, tam sever. Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız. Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz. Ancak beyninde yer alamazsınız. Her an terk edilebilirsiniz. Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette Bunun tek nedeni ise engelleyemedikleri ”acımak" duygusudur.
Bir kadın yalnızdır aslında...
Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız, onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.
Bir kadın çılgındır aslında...
Neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez. Üreticiliğinin sınırı yoktur ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler. Hoyratça harcamaz üreticiliğini. Sadece erkeğine saklar. Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor. Yemek yemek, su içmek bile. Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz? Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız ne yazık ki yaşamıyorsunuz!
............bir kadını ağlatırken çok dikkat edin..!!!
....... çünkü Allah gözyaşlarını sayar.....!!!!
kadın;erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından yaratılmadı..!!!
öyle olsaydı ezilirdi......!!! üstün olsun diye başından da yaratılmadı......!!
AMA GÖĞSÜNDEN YARATILDI......
Eşit olsun diye......
kolun biraz altında...
Korunsun diye...!!!
KALP HİZASINDA SEVİLSİN DİYE!!!



Can DÜNDAR

KADIN OLMAK

FIKRALARDA bile yoktur, yarım hamile olmak. Ama hayatta var. Bu devirde kadın olmak, yarı hamile olmak gibi bir sey. Aynı anda hem hamile olmak, hem olmamak, hem de olmak-olmamak gibi yani...Hem seksi ve erkeksi savasçı Zeyna, hem de giyinip süslenip Ken'i bekleyen Barbie Bebek olmak. Hem erkeklerle, aynı okullarda eşit sartlarda okumak. Hatta daha iyi olmak. Hem de işe girebilmek icin patronlara 30'una kadar evlenmeme, çocuk yapmama sözü vermek. Her sabah çocuklarının anası, sevdiğinin kadını olarak uyanmak. Tüm dişi içgüdülerinle aynada hoş birini görene kadar çabalamak. Ve ardından ekmeğin peşine düşmek.Erkek gibi calışmak. Işinde mantıklı.Dışarda duygusal olmak.Isinde atik, yırtıcı, tuttuğunu koparan.Evinde narin, hassas, şefkatli olmak. Güzellik bir yere kadar deyip.O bir yere bir türlü varamamak. Hiç bitmeyen güzel, bakımlı, ince, genç kalabilme cabaları vermek. Kozmetiklere, estetik müdahalelere servet yatırmak. Nice okullar, üniversiteler okumak.Masterlar, doktoralar yapmak. Ama hayatın anlamını ille de bir erkekte bulmak.Hem saygı değer eş, muhtesem ev sahibi, basarili iş kadını.Hem de olmak. Cok ciddi toplantılar, büyük pazarlıklar yapmak.Bunları yaparken giydiğin ciddi pantolon takımlarin altına seksi jartiyer giymeyi unutmamak. Ah seni tavlamak için ne taklalar atan bu adamların, senin namusunu korumak icin seferber olup kurallar koymasına gülmek.Bu devirde kadın olmak. Ardı ardına değisimler geçirmek. Bitmek tükenmek bilmeyen şizofreniler yaşamak.Bu devirde kadın olmak. Dedim ya.. Yarı hamile olmak gibi birsey. Aynı anda hem hamile olmak, hem olmamak, hem de olmak-olmamak gibi....
Can Dündar

3 Şubat 2008 Pazar

bekarım, anneyim, cesurum, aşığım… kadınım!


duygularımı buz kalıplarına döküp derin dondurucuya attığım bir süreçte, tebessüm ve gözyaşı ile içimi ısıtan sımsıcacık bir film..


aa filmin adını belirtmeyi unuttum “ne kadar güzelsin” (comme t’yes belle) 2006 yılına ait ingiliz, fransız ve belçika ortak yapımı olup kadınların aşka dair tutumlarını çok hoş bir şekilde yorumlamış.


lea, isa, alice ve nina birbirleri ile sürekli zaman geçiren dört yakın arkadaştır. iş ve aşk hayatlarının tüm sorunlarını, gel-gitlerini ve sırlarını da paylaşmaktadırlar. birbirlerinden farklı bu 4 güzel kadının ortak amacı iyi yaşamak ve mutlu olmaktır. "ne kadar güzelsin", meşhur şarkıcı ve aktris marie laforêt'in kızı olan lisa azuelos'ın ilk filmidir. filmde, ilişkilerimizde ve iletişimimizde cep telefonlarının ne kadar çok yer tuttuğunun farkına bir kez daha vardım.

filmde iyi anne kavramı irdelendiğinde çok hoş bir yanıt geliyor doktordan "iyi bir anne, mutlu bir kadındır" kesinlikle doğru, kesinlikle!!

beni en çok etkileyen sahne, alice’in, aşkı ile evine dönerken arabada birlikte söylediği şarkı oldu. kadının mutluluğu, gülümsemesi ve dokunuşu kısacası aşkın özeti.. şarkıyı defalarca kez dinledim ve defalarca kez dinlemek için imesh’de de aradım ancak bulamadım :(

birlikte şarkı söylemek bence tüm mesele bu..
azmin sonu; castı didik inceleyip buldum bu gecenin aşk şarkısını :)) l'envie d'aimer.. uğraştırdı ama değdi :)
veee gecenin son sürprizi; şarkının ingilizce sözleri :

"It is so much that the possible love, tellement, the love. with which hears me! look at around! with which really wants it! it is so much nothing to believe in it but so much all however which it is worth the sorrow to want it, to seek it all the time.
it will be us as of tomorrow. it will be us the way. so that the love which one will be able to give oneself gives us the desire for liking.
it is so short a life, tellement fragile also to run after time leaves nothing any more live.
it will be us as of tomorrow. it will be us the way. so that the love which one will be able to give oneself gives us the desire for liking. it will be us as of this evening a us to want it, faire that the love which one will have shared gives us the desire for liking.
it will be us, it will be us, it will be us. so that the love which one will be able to give oneself gives us desire for liking. it will be us as of this evening a us to want it, faire that the love which one will have shared gives us the desire for liking."
teşekkürler nily.