29 Nisan 2009 Çarşamba

hayaller

hayallerim, bir hayata sığar mı?
*
gezeyim, tozayım. 

keşfedeyim.,

yeni bir yabancı dil öğreneyim. 

masterımı tamamlayayım.

mutfak kültürümü geliştireyim.

kalabalık sofralar kurayım.

zamanımı dolu dolu yaşayayım.

dans edeyim.

sevdiğim adamla uyanayım.

şarap yapmayı öğreneyim.

dostlarımla gecelerce süren sohbetler edeyim.

spor yapayım.

sevdiğim adama hep aşık kalayım.

yaramaz bir bebeğin annesi olayım.

gülüşü güzel bir kadın olarak anımsanayım.

fotoğraf çekeyim.

başkalarına faydalı olayım.

iİşimi hakkıyla yerine getireyim.

iç dengelerimi hep koruyayım.

deneme türünde bir kitap yazayım.

çevremdekileri mutlu edeyim.

hep kendim olayım.

kutu gibi bir evde yaşlanayım.

geç kalmayayım.


28 Nisan 2009 Salı

aidiyet


gözyaşlarım beni bulamasın diye duşun altında saklanıyorum. sıcak su gevşetiyor düşüncelerimi. sımsıkı kapalı gözlerim.

günah çıkartıyor kalbim. öfkelenmeden, mağrurca. sitemi biraz yüklüce..

nefesim çelişkili. dargın biraz hayata.

ait olmak! evet, ait olma hissi meğer ne lanetli bir duyguymuş. neden insan bu duygunun özlemini duyar?!! direncimi kırıyor hiç olmadık anlarda. beceriksizleştiriyor beni.

özgür olmak! ne tatlı bir alışkanlıkmış meğer…

aşık olmak… ! aslında ben o duyguyu çoktan unuttum.

benim meselem ait olmak, daha doğrusu ait olamamakla! neden kapsayamıyor biri beni? neden ben böyle serseri atomlar gibi debeleniyorum? sonrasında elbette, yorgun düşüyor, vazgeçiyorum. taa ki bir -ait olma özlemi kokusunu- duyasıya kadar…

yenik düşüyor tüm benliğim, mantığım, dirayetli kişiliğim. teslim oluyor bu duyguya. savunmasızım ama yine de gözlerimi açmaya korkuyorum.

gözlerimi açmadan yazı yazmak istiyorum, girdabından çıkmak için bu amansız düşüncelerin. ama kıpırdayacak gücüm yok.

fırtına kopuyor göz kapaklarımın ardında. sızıyor gözyaşlarım, sıcak suya karışıyor.

şimdi; gözyaşlarım özgür, ruhum tutsak!

kalbim yine eksik. hatta bir öncekinden daha ürkek.

bir sonraki için daha hazırlıklı ama karışık.

sonuç: yalnızlık.

tek başınalık.

23 Nisan 2009 Perşembe

avuntu

elini çantasına attı. aradığını buldu. masaya bıraktı. eli yine çantadaydı ama bu sefer aradığını bulamadı. hoşnutsuz bir şekilde sırtını sandalyeye aniden yasladı. elindeki paketi kendi ekseni etrafında çevirirken bir taraftan gözleri garsonu takip ediyordu. haylazca içinden bi ıslık çalıp garsonun dikkatini çeksem nasıl olur diye düşündü. düşündüğünü hayalinde canlandırdı ve gülümsedi. ama yapmadı. garsonu beklemekten vazgeçti. yan masada oturan gençlere dönerek çakmak istedi. aldığı çakmağı masaya bıraktı sanki kullanmaktan vazgeçer gibi. gözleri uzağa daldı. paketin jelatinini zarifçe sıyırdı sanki bir hediye paketini açar gibi. beyaz kutunun kapağını açtı ezbere. gözleri hala uzakta. soldan üçüncü sigarayı bir çırpıda seçip paketi kapatıp çantasına attı.

garson, ince belli bardakta çayını getirdiğinde o sigarasını yakmıştı. gençlere dönüp çakmağı vermek için teşekkür edecekken zaten onların kendisini izlemekte olduğunun farkına vardı. aralık kalan dudaklarından sözcük çıkmadı. hafifçe tebessüm etti. saçını sağ tarafta omzuna toplayarak gelen geçeni izlemeye koyuldu. sol eli sağ dirseğini kavramıştı. ilk nefesini çekerek hayat verdi sigarasına. gelen geçenin telaşının aksine yudum yudum dumanını özgür bıraktı sigarasının. salınıyordu duman haddinden fazla nazlıca. dudağının kırmızı mührü sigarasına konuk olmuştu. dokunduğum her şeyde kendimden bir iz bırakırken acaba eksiliyor muyum diye düşünmeden edemedi.

ince belli bardağı direncini çok iyi gizleyen bakımlı elleri ile kavradı. parmaklarının bulutumsu beyazlığı demli çay bardağının üzerinde belirginleşti. bu durum kendisinin de dikkatini çekmedi değil. belki de bu nedenle bırakmadı uzunca bir süre ince belli bardağı elinden.

sigarasından süzülen dumanlar gözünün önünde bir hayali canlandırdı. görmeyi çok istediği bir yüzü.. dumandan hayal yok olmasın diye daha sık içine çekti sigarasını böylelikle dumandan hayali canlı tutabiliyordu. buğulandı gözleri, dumandan hayalin gözlerine baktı. sigarasından öyle bir nefes çekti ki susulmuş aşk dolu bir cümlenin anlamı sigaranın korunda dile geldi.

bilinmez bir biçimde minik gamzelerini ortaya çıkaran mahçup dudak ifadesi yüzüne yerleşti o kül tablasında kendi kendine küllenmeye yüz tutan sigaraya bakarken.

dik oturdu, bacak bacak üstüne attı.