19 Şubat 2009 Perşembe

yarım kalan dostluklara

içimi sızlatan yaralar var, kimisinin izi en bilindik yerde kimisi kabuk bağlamaya yüz tutmuş halde kimisi de kanar durur gözyaşlarım ile.

tazecik bir yaranın verdiği sızıya nasıl şefkat gösterilir, bunu ben iyi bilirim. gülümserken hissederim bu sızıyı, dudağımın kenarındaki gamzede. konuk olduğunu bilerek daha özenli davranırım kendisine. onun da kabuk bağlayacağı gün gelecek. gerçi, o bana aynı hassasiyeti göstermeyecek, belki de pusuda yatacak canımı yakmak için, çıkacak ilk duygusal fırtınada.

her yaranın sızısı ile direncimin artacağının bilinci ile razıyım ben yaralarımın, bana yapacağı hainliklere! sızılarım, benim kişiliğimin en bilge desenleri. kabul etmek de vazgeçmek de zordur benim için. mücadeleyi hak eden her konuda direnirim. ancak değmeyeceğine kanaat getirdiğimde vazgeçerim.

birçok konuya aldırmam, güler geçerim. güvenirim hoş görüme. ama iskambil kağıtları gibi dağıldığım anlar vardır benim, işte zaten bu anlara aittir kimi yaralar. dağılan kağıtları deste yapıp, benzer yüzleri ard ardına sıralamak nasıl zaman alıyorsa, tüm saçmalığına rağmen benim de toparlanmam zaman alır. söylenen yalanı; hak etmediğimi, gereksiz gözyaşı döktüğümü bilirim. ama ben yalanı yakıştıramam dost dediğim, kendimden saydığım insana. böyle zamanlarda baş edemem hırçınlığım ile. ve de anlarım ki hırçınlığım ile sızımın şiddeti doğru orantılıdır. tüm bunlara rağmen yaşadığım hırçınlıktan çok utanır, pişmanlık duyarım. ömrümün en güçsüz anlarını yaşarım. en kuytularda sessiz fırtınalar kopartırım. açtığı yarayı anlamasını isterim dost dediğimin, ama hep haklı bir gerekçesi vardır yalnız bırakmak, susmak ya da özür dilemek için benim aklımın ermediği.

sonra mı? ben de kilitlerim kendimi, kendi içime! susarım. konuşmak manasızdır. toparlanır, yara berelerimi sarar, sızıma rağmen şarkı söylerim. o sırada öğrenmişimdir ki tek taraflı onarılmaz dostluklar! eğer canı olsaydı kırılan her bardağın, yapıştırıldığında bile kanayacaktı, dostu tarafından açılan yarası sızım sızım.

kendimi açtığım, renklerimi paylaştığım insanı hep saygı ile anma saplantısından artık vazgeçmeliyim. bu yüzdendir ki, kısa sürer benim isyanlarım. sızıya, sızı ile karşılık vermeyi sevmem.

yanıldığım dostlar, yaraların en büyüğünü açtılar. sızılarını hatıra bıraktılar. bir zaman sonra hiçbir anlamı kalmıyor olanların, açılan yaranın izinden başka!

Hiç yorum yok: