14 Nisan 2010 Çarşamba

pasta


Lale bana pasta yap

neşeli ve kocaman bir pasta amaa

yemekten yorulayım, uykuya dalayım

sen başla pastayı yapmaya

çalarsa kapı ben giderim açmaya

yaparken seni izleyeyim.

dilersen yardım da ederim

süslerken fikrimi alırsan sevinirim

kırmızı bir mazda

minik bir bebek

bir avuç eriği paylaşan saçları topuz iki ihtiyar teyzeyi

unutma

yaparken pastayı

biliyorum ki

ikimiz de aynı şeyleri düşüneceğiz

“neleri beklerken neleri yaşadık

en çok nerede yanıldık”

ben çayı demliyorum Lale

söyle fırına çabuk pişirsin pastayı

çünkü bekleyecek sabrım kalmadı

arkadaşlar gelecek daha!

2 yorum:

Gökyüzüne Mektuplar dedi ki...

gözyaşlarımdan titreyen gözlerimin önünden ankara sokakları geldi geçti.umut sokakta el arabasında satılan erikler, biraz ilerideki haydar kuaför, senin pötikareli gömleğin, hukuk fakültesinin yan bahçesinde çilek yerken fotoğraf çekişimiz, beğendikten aldığımız semizotları, yurtta çay içtiğimiz kalpli kupalarımız, yürüyerek çıktığımız tunalı yokuşu, karumda soğuk sandviç, iremde fırın makarna, figen pastanesinde profiterol tepesi, bu karda okula mı gidilir hadi uyuyalım, bu güzel havada okula mı gidilir hadi gezelim,lale maç ikinci hatta telefonunuz var,somsakkafa, ponçik, karlı bir gecede gittiğimiz flüt resitali, yine karlı bir pazar günü don kişot balesine giderken duyduğumuz heyecan, ütü odasında sırt üstü yere yapıştığım an,büyülü fener sineması, kebap 49, çişır men ibo, tazmanyalı mary,jilekli pasta, imge kitabevi, zehirlenince yazdığımız vasiyet, big star kot mont, cleosin-t, johnson baby floral kolonya...bunlar hangi pastaya sığar? sen çayı demle,ben pastayı yapmaya başlıyorum, fonda da Emre Aydın söyleyecek:kaybettikçe bir çentik attı alnımın üstüne tanrı, büyüdün dedi, bu yağmurlar o yüzden...

derya dedi ki...

dolabın üst rafında duran nuri kavanozu, beyaz sabolar, yüzümüzdeki yastık izleri,orjinal adidas eşofman,lale maç'ın kaçış planları, ankara'da olan mayo izi,leman,bahadır boysal,bara alınamayışımız,18 yaş altı filme alınamayışımız, tesadürdür ki aynı gün oldu. güzide sis bar,kurtuluş parkı içindeki benzinciden mazot alışımız:),mesa mesken sitesi'ni araken kayboluşumuz yolu bulmak için kaybolan başka kızlarla karşılaşmamız,ankara'nın soğuğuna rağmen inat yürüdüğümüz sokaklar,içimizi ısıtan sohbetler,cso konserleri, iğrenç boza,pis yedili manyaklığımız,jinekolof yooo doğrusu jinekolos muhabbeti,her türlü salak halimiz, meğer cidden küçükmüşüz. hangi yağmurlarsa bizi büyüten bize sormalıydı çiselemeden.sen gel!